Ergenlik, çocukluktan çıktıktan sonra yetişkin bir insan olmadan önce bir kimlik kazanma dönemidir. Kişinin kökten değişim geçirdiği ve aileye en çok ihtiyaç duyduğu dönemdir. Çocukluktan farklı olarak; çocuklar sadece büyürler fakat ergenler ise hem büyürler hem değişirler. Ergenlik; ikinci doğum olarak da adlandırılır. Zamanı farklı da olsa herkes ergenliği yaşar. Ön(Erken) ergenlik kızlarda 12-14, erkeklerde 13-15 yaş döneminde ortaya çıkmaya başlar. Genellikle 16/17-21 yaş dönemleri arasında sonlanır.
Ergenlik dönemi hem aileler hem de ergenler için oldukça zor bir evredir. Çocuklar açısından zor olmasının nedeni; hem ruhsal hem fiziksel hem de hayata bakış açıları yönünden değişirler.
Ergenlik döneminde ergende görülen üç değişiklik vardır. Bunlar;
1. Fiziksel Değişim
2. Duygusal Değişim
3. Sosyal Değişim
FİZİKSEL DEĞİŞİM:
Ergenlerde en belirgin olarak gördüğümüz değişim fiziksel değişimdir. Boyları uzar, kilolarında artış meydana gelir.
Vücutlarını beğenmezler ve sürekli diyet yaparlar. Hatta vücutlarında hoşlanmadıkları bölgelerini ileride estetik yaptıracağından bahsederler. Özellikle burun, göğüs, kalça bölgeleri.
İskelet ve kas sistemleri gelişir.
Kızlarda kalçalar ve göğüste büyümeler, erkeklerde sıska ve çelimsiz olan vücutları kaslanmaya başlar.
İç salgı bezlerinde yani hormonlarında değişimler ortaya çıkmasıyla beraber yüzlerinde sivilceler oluşmaya ve daha fazla terlemeye başlarlar.
Vücutlarında kıllanmalar oluşur. Özellikle erkeklerde ses değişimleri oluşur. İnce ve cılız olan ses tonları daha gür ve kalın çıkmaya başlar. Kızlarda adet kanamaları bu yaş döneminde ortaya çıkar.
DUYGUSAL DEĞİŞİM:
Belirgin olarak görülen ikinci gelişim duygusal değişimdir. Ergenlik döneminde ailelerden en sık duyduğumuz cümleler “Hiçbir sebep yokken aniden bağırıyor sinirleniyor”. Bu dönem duygusal değişimlerin yoğun yaşandığı bir evredir. Zıt duygular (öfke-sevinç) çok fazla yaşanır.
Karşı cinsin farkına varıp ona karşı hisler başlar ve aşık olunur.
Öte yandan, yetişkin olup sorumluluk almayı istemlerine rağmen, diğer taraftan çocuk kalıp çocukluğun güvenli ortamı içinde olmak ister.
Aşırı hayal kurma, bir ünlüye, takıma karşı aşırı hayranlık oluşur. Ve bu hayranlıklarını çok tutkulu yaşarlar.
Yalnız kalmak isteği ergenlik döneminin en belirgin davranışıdır. Genellikle odalarına kapanır hatta kapılarını kilitlerler. Oda da yalnız kalma isteği karışık olan duygu ve düşünceleri toparlamak, hayal kurmak ve bunlarla baş edemediği durumlarda yüksek ses müzik dinleme istekleri oluşur.
SOSYAL DEĞİŞİM:
Aile kuralları çok ağır gelmeye başlar. Teyzeyi, dedeyi ziyaret etmek gibi kavramlar onlar için çok anlamsız gelir. Sürekli her şey hakkında şikayetçi olurlar.
Artık arkadaşları ergenler için daha önemlidir. Üniversiteyi kazanınca evden ayrılıp yalnız yaşama hayalleri kurarlar. Arkadaşlar arasında grup oluştururlar. Grupların kendi aralarında yazısız kuralları vardır. Kurallarına uyan kişileri gruplarına alırlar. Her ergen bir arkadaş grubunda olmak isterler. Erkeklerin kurdukları gruplar daha kalabalıktır, ilişkiler yüzeyseldir. Kızlardan oluşan gruplar daha küçüktür ve ilişkiler ise daha sıkıdır.
Fakat aile içinde geçimsizlik ve dengesizlik olan ergenlerde, bir baskı hakim ise, masum arkadaş grupları yerini çeteye bırakır.
Bu dönemde; arkadaşlarının kendisi için ne düşündüğü çok önemlidir. Sanki etrafında herkes onu izliyormuş gibi düşünürler. Ve ona göre davranmaya çalışırlar.
En ufak eleştiriye büyük tepki verirler.
Sürekli umursamaz haldedirler. İsyankar tutum ön plandadır.
Bu kadar çok değişikliği biranda yaşayan ergen, ruhsal donanımları fiziksel gelişimleriyle orantılı olmadığı için hem kendi içinde hem de ailesiyle bir iç çatışma yaşarlar. Fakat bu kadar zorlu dönemler yaşayan ergenlere nasıl davranmalıyız? Bunun geçici bir süre olduğunu bilmek ve etkili aile içi iletişim bunun en önemli basamağıdır.
Haftaya Ergenlerde Aile içi İletişim nasıl olmalıdır yazısıyla devam edeceğiz.